AŞK 101 DİZİSİ: PSİKOLOJİK ANALİZ

KARAKTERLER VE GİZLEDİKLERİ DÜNYALARI

90’lar döneminde geçen Türk yapımı bu Netflix dizisinde toplum tarafından aykırı davranışlara sahip olarak görülen 5 gencin okuldan atılmamak amacıyla bir öğretmenine aşk oyunu oynamasını izlemekteyiz. Bu aşk oyununu oynamaya karar veren gençlerin aşkın kendilerine oyun oynayacağını unutması üzerine yaşananlar ile içsel dünyalarındaki birçok çatışma karşımıza çıkmaktadır. Eminiz ki hepiniz bu diziyi son sahnesine kadar büyük bir dikkatle izlediğiniz için aşağıdaki karakterlere psikolojik açıdan yaklaşmak sizin için de çok keyifli olacaktır.

SİNAN

Sinankarakteri dizide karşımıza ailesi tarafından ilgisiz ve sevgisiz bırakılan bir genç olarak çıkıyor. Bu ilgisizlik ve sevgisizliği ailesi ile tamamlamak adına bazı sahnelerde babasına karşı adımlar atmaya çalışsa da bunda başarılı olamaz.İnsanın hissetmek istediği en temel duygulardan bir tanesi de aidiyet duygusudur. Bu aidiyet duygusunu en fazla sevdiğiniz insanlarda hissetmek istersiniz. Bağlanma ve sevgi ihtiyacı insanın en temel ihtiyacıdır. Sevdikleriniz size gösterdikleri sevgi ile sizi hayata bağlayan destek kaynaklarınızdır. Dört ayaklı bir masa düşünün. Bu masanın ayakları size destek sağlayan sevdiklerinizdir. Eğer bu ayaklar olmaz ise masanın ayakta kalması oldukça güç bir durumdur. İnsan doğduğu ilk andan 3 yaşına kadar bağlanmanın en yoğun olduğu dönemi yaşar. Sinan’ında aile yapısı görebildiğimiz kadarıyla incelediğimizde çocuğuna ilgi göstermeyen ve farklı önceliklere sahip olan bir aile görüyoruz. Özellikle en temel dönemde bağlanma ihtiyacınız karşılanmazsa bir daha insanlara güvenip bağlanmakta zorluk yaşayabilirsiniz. Sizi daha önce güvenmeyi tercih ettiğiniz insanlar gibi bırakıp gidebileceklerini ve güveninizi kırabileceklerini düşünebilirsiniz. Daha önce bağlanma ihtiyacı karşılanmayan Sinan bağlanmaktan çok fazla korkmaktadır. Sinan karakterinin zekilik olarak nitelendirdiğimiz çoğu düşüncesini dikkatli izlediğiniz zaman sevgi üzerine savunduğu düşünceler olacağını göreceksiniz. Bu Sinan karakterinin kendisini korumak için geliştirmiş olduğu bir savunma ve koruma yoludur. Tam anlamıyla bir duygusal açlık yaşamaktadır. Duygusal açlığını doyurmak ve kendisini hissizleştirmek için yoğun bir şekilde alkol kullanmaya başlar. Sinan karakteri için ebeveynlerine ebeveynlik yapmak zorunda kalan çocuklardan diyebiliriz. İnsanları hep çok iyi tanıdığını düşünür ancak karşısına Işık karakteri çıkar. Işık karakterinin ilk sahnelerde gösterdiği ilgi ve sevgi karşısında yoğun bir tepki gösterir. Neden böyle davranıyor olabilir? Kafayı yemiş bu çocuk diyebilirsiniz. Ancak bu davranış Sinan için zihninin ve kalbinin ona meydan okumasına sebep olmaktadır. Eminiz ki kalbi ve zihni ona nereden çıktı bu şimdi? Bunu hak ediyor muyum gibi sorular sormuştur. Bu Sinan karakteri için ilk zamanlarda yıpratıcı bir sevgidir. Zamanla gördüğü sevgi ve güven ile içsel çatışmalar sonucunda ilerleyen sahnelerde Işık için not tutup anlatan bir karaktere dönüşmeye başlar.

IŞIK

 Işık karakteri karşımıza toplumsal ahlak yapısı ve kuralları yansıtan bir birey olarak çıkıyor. Mükemmeliyetçi bir aile yapısına sahip Işık karakterinin başarı odağının çok yüksek olduğunu görüyoruz. Dizinin ilk sahnelerinde tamamen ailesinin kendisine öğrettikleri ile yaşayan ve kimlik oluşturan bir genç kendisini gösteriyor. Dikkatli bir şekilde bakıldığında odası pembe renkler ile süslenmiş, saçları ve kıyafetleri çok düzenli şekilde toplumun örnek olarak sunabileceği bir birey örneği karşımıza çıkıyor. Sınan karakteri ne kadar bağımsız bir karakter ise Işık karakteri ise bir o kadar zıttı şekilde bağımlı ve onay alma ihtiyacı hisseden bir genç. Konsere gitmek için tüm arkadaşlarının onun için toplumun beklediği imajda bir görünüm sergileyerek izin istemeye çalışması karşımıza güzel bir örnek olarak çıkıyor. Ancak bu karakter ile farklı bir mesajda biz seyircilere verilmeye çalışılıyor. Işık karakteri bağımlı ve toplumsal kurallara çok sabit yani elalem ne der düşüncesi ile hareket ederken değil, özgürleştiği zaman daha fazla mutlu olmaya ve kendisini gerçekleştirme başlıyor. Bu noktada kişi için özgürleşmenin ve kimliğini kendisinin oluşturmanın daha sağlıklı olduğu aktarılıyor.

OSMAN

Osman karakteri dizide karşımıza tam bir ticaret insanı olarak çıkıyor. Henüz lise 2’ye gitmesine rağmen bekçiye günaydın diyerek tüm yaşananları öğrenen bir karakterin ne kadar aktif ve üretici olduğunu çok fazla görmekteyiz. Peki Osman karakteri para kazanmaya neden bu kadar odaklanmış olabilir? Osman karakteri hepinizin hatırlayacağı gibi karşımıza fındık yiyerek çıkıyor. Grup ile ilk bir araya gelişinde de gruba fındık uzatıyor. Bu dizide karşımıza çıkan hoş sembollerden bir tanesidir. Aile yapısında Osman’ın sadece babasını görmekteyiz. Babası ile olan sahnede ise babasının oğluna ‘’ben dünyada en çok sana güvendim’ ’sözü karşımıza çıkmaktadır.  İlerleyen sezonlarda daha fazla aile yapısı karşımıza çıktığında daha çok netleşecek olmak ile birlikte Osman maddi durumu kötü bir aileden geliyor olabilir. Bu yüzden daha çok kazanmaya ve hayatını değiştirmeye odaklanmış bir Osman karakteri yansıyor. Aynı zamanda Osman grup içerisinde de sürekli sorunlara daha sakin ve çözüm odaklı yaklaşan bir birey. Osman’ın zorluklar ile mücadele etmeye daha alışık olduğunu söyleyebiliriz. Yaptığı ticaret işlerinde karşımıza yoksul aileler ile çalıştığının çıkması ve güzel bir sembol olan fındık paylaşımı gibi ufak noktalar Osman karakterinin paylaşımcı ruhunu gösteriyor.  Özür dileme sahnesinde gençlerin aldığı karar sonucu çocuğunu alkışlayan tek ailenin Osman’ın babası olması aile içindeki dayanışma ve güven duygusunu bizlere yansıtıyor.

KEREM

Kerem karakteri halk dili ile ‘’kanı kaynayan genç’’ olarak nitelendirilen bir kişi olarak karşımıza çıkıyor. Kerem, toplum kuralları içinde değerlendirildiğinde kavgacı ve uyum bozan kişi olarak görülebilir. Sinan ile tam olarak benzer olmasa da Kerem karakteri de aile içerisinde ilgisiz ve psikolojik şiddete maruz kalan bir kişi olarak canlandırılıyor. Dinlenilmeme, anlaşılmama, babasının gücünün gölgesinde kalması sonucu giderek artan bir öfkeye sahip oluyor.Babasından sevgi beklediği anlarda onun gücü ile karşı karşıya kalması sonucu öfkesine hâkim olamıyor ve bu öfkesini başka insanlara yansıtıyor.Dizide okuldan atılacakları sahnenin başında babasının kendisine destek sağlaması sonucu yaşadığı şaşkınlık da bunun ilk defa yaşandığının bir kanıtı oluyor. Ancak karşısına çıkan Eda karakteri ile Kerem de sevgi ile tanışmaya başlayarak sadece ailesine değil, dünyaya olan öfkesini giderek azaltıyor.

EDA

Edakarakteri ile Işık karakteri bazı noktalarda çok fazla benzemektedir. İki karaktere de toplum tarafından yüklenen bazı kalıplar bulunmaktadır ancak bu kalıplar birbirinden farklıdır. Eda karakterinde zekasını kullanmadan güzelliği ile başarı elde edebileceğine yönelik bir görüş ile karşılaşıyoruz. Bu yüzden grafik tasarım okumak istediğini söylediği sahnede annesi sen bu güzellik ile çok daha iyilerine layıksın cümlelerini kullanıyor. Annesinin bu sözü ile kendisini bastıran Eda karakteri kendisini de buna inandırmaya çalışarak kilo almamak ve güzelliğini korumak için yemek yemiyor. Sinan karakterinin Eda ile ilgili kilo noktasında yaptığı çıkarımda da kararlarımızda ne kadar özgür olduğumuz seyirciye sorgulatılıyor.

Dizinin son bölümlerine gelindiğinde ise tüm karakterler özür dileme sahnesi ile kendilerine yüklenilen kalıpları yıkıyor. Aynı şekilde son sahnede Eda karakterinin 15 yıl önceki ben ile konuşabilseydim ona umudun olsun ve kendin ol sözleri, samimiyet ve özümüze dönünce kendimizi çok daha iyi bir şekilde var edebileceğimizi gösteriyor.Son sahnede yalının yıkılması da kimsenin gelmemesi üzerine yıkılan ilişkileri temsil eden bir sembol oluyor.

KAYNAKÇA

• Bowlby, J. (2012). Bağlanma. (T. V. Soylu, Çev.) Pinhan Yayıncılık.
• Davies, W. (2017). Öfke ve Tahammülsüzlük. (D. Günkut, Çev.) Kuraldışı Yayınları.
• Gençtanırım, Kurt, D., & Çetinkaya, Yıldız, E. (2018). Kişilik Kuramları (Cilt 3). Pegem Akademi Yayıncılık